IV. TMMOB GAP VE SANAYİ KONGRESİ
TMMOB GAP VE SANAYİ KONGRESİ - SONUÇ BİLDİRGESİ
TMMOB adına Makina Mühendisleri odası sekretaryalığında 23-24 Eyül 2005 tarihlerinde Diyarbakır‘da gerçekleştirilen TMMOB GAP ve SANAYİ KONGRESİ‘nde "Genel Bakış" adı altında bir açılış oturumu, 6 oturumda sunulan toplam 16 bildiri ve "Genel Değerlendirme" oturumuyla; Sanayileşme, Bölgesel Kalkınma ve GAP, GAP Sonrası Sanayileşmenin Bölgeye Etkileri, GAP ve Tarım, GAP‘ta Enerji ve Doğal kaynaklar konularının ayrıntılı olarak irdelenmesi ve sunulan tebliğler ile yapılan tartışmalar sonucu ortaya çıkan aşağıdaki sonuçların kamuoyuna duyurulmasına karar verilmiştir.
Son 15 yıldır yaygınca kullanılan ve aslında ideolojik bir deyim olan "küreselleşme" süreci, sermayenin dünya çapında gerçekleştirdiği emek karşıtı saldırıdan başka bir anlam taşımamaktadır. Bu dönüşümün özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinde yarattığı sonuçlar çok ağır ve zaman zaman yıkıcı boyutlara ulaşmaktadır. Küreselleşen sermayenin ihtiyaçları devletin sosyal nitelikli görevlerden arındırılmasını, emek piyasalarının kuralsızlaştırılmasını, esnekleştirilmesini ve sermayenin önündeki ulusal engellerin kaldırılmasını beraberinde getirirken aynı zamanda ulus devletlerin yeniden yapılanmasına yol açmaktadır. Bu zorunluluk aynı zamanda yerel yönetimlerin de yeniden yapılandırılmasını gündeme getirmektedir.
"Küreselleşme-yerelleşme" şeklinde ifade edilebilecek bu süreç, bölgesel kalkınma dahil kalkınma ve planlama yaklaşımlarını dışlayıcı yeni "uyum yasaları" eşliğinde ülkemize dayatılmıştır. Bunun doğrudan bir sonucu, ülkemizin her köşesinin ve özellikle entegre bir proje olan GAP‘ın tamamen piyasa güçlerine terk edilmesi olacaktır.
AB‘ye yönelik "uyum yasaları" uyarınca, GAP İdaresi ortadan kalkacaktır. GAP Bölge Kalkınma İdaresi‘nin görev süresi 2007 yılı sonunda bitecek ve ondan sonra aynı uyum yasaları gereğince bölgede kurulması planlanan 3 kalkınma ajansı devreye girecektir. Bu durum, GAP‘ın, Proje birikiminin parçalanması ve uluslararası ekonomik etken ve çıkarlara açılması anlamına gelecektir. Öte yandan devreye girecek kalkınma ajanslarının altyapıyı geliştirme gibi bir görevlerinin bulunmaması, projenin geleceğini olumsuz etkileyecektir. Kalkınma ajanslarıyla ilgili düzenlemelerin kamu denetimini dışlaması ve Kamu İhalesi Yasasını devre dışı bırakmasıyla, GAP bölgesi ve projesi tamamen serbest piyasa faktörlerinin insafına terkedilmiş olacaktır.
GAP‘ta enerji üretimi dışındaki hiçbir hedefin tutturulamaması hazindir. Enerjide %74, Ulaşım ve Haberleşmede %38, İmalatta %40, Sulamada %13, Tarımda %21, Turizmde %27, Kamu Hizmetlerinde %87, Genel gerçekleşme oranında ise %52 civarında adım atılması düşündürücüdür.
GAP bir "planlama" eşliğinde kurgulanmış, ancak ülkemizdeki egemen sermaye birikim modeli, yıllar içinde onu yatırım ve planlama politikalarının dışlandığı bir ortamda el yordamıyla yürür ve giderek tasfiye olmaya mahküm kılınmıştır.
Su politikalarının ülkemiz ve bölge açısından öneminin yanı sıra, uluslararası stratejiler açısından taşıdığı öneme karşın, sulamadaki başarısızlık ve sulamanın AB kontrolüne verilecek olması, ülkemiz ve bölgenin çok yönlü emperyal çıkar ve amaçların cirit attığı bir alan olmasına da neden olmaktadır.
Bu temel belirlemelerle birlikte GAP bölgesine yönelik;
- 2000 yılı sayımına göre Güneydoğu Anadolu Bölgesi, 6,6 milyon nüfusu ile Türkiye nüfusunun yaklaşık %10‘unu kapsamaktadır. Bölgede nüfus yoğunluğu, kilometrekare başına 112 kişi ile Türkiye ortalamasının üzerindedir. Nüfusun %62‘sinin kentlerde yaşadığı bölgede, yaygın işsizlik vardır. 2004 yılı çalışma istatistiklerinden alınmış verilere göre, bölgede genel işsizlik oranı %10,6, tarım dışı issizlik oranı ise, % 16,1‘dir. Bölgenin kalkınması ekonomik ve sosyal açıdan olmak üzere ikili bir hat üzerinden sürdürülmeli ve bu süreçte kamu kesimi devreye sokulmalıdır.
- Ekonomik ve maddî alt-yapı yatırımlarının yapılması için bölgeye yönelik kamu harcamaları artırılmalıdır. Bölgede, ekonomik faaliyetin başlatılması ve sürdürülebilmesi için kamu iktisadî işletmeciliği yaşama geçirilmelidir.
- Yeni Dünya Düzeni ve Küreselleşme dayatmaları altında yürütülen kamu kesiminin küçültülmesi ve özelleştirme politikalarına ilâveten, aşırı borç nedeniyle sıkışık olan bütçe olanaklarının dışında oluşturulacak özel fonlarla devlet aktif olarak bölge kalkınmasına katkı yapmalıdır.
- Güneydoğu Anadolu Bölgesi, doğal kaynaklar bakımından son derece zengindir. Dünyada stratejik bir konuma yerleşen su kaynakları, sınır aşan niteliği ile bölge ülkeleri arasında önemli çekişmelere neden olmaktadır. Geniş ve sulanabilir nitelikteki tarım arazileri yanında GAP bölgesi su kaynaklarının Orta Doğu‘ya ulaşım açısından elverişli konumu, dikkatle izlenmeli ve bölge barışına hizmet edecek tarzda değerlendirilmelidir.
- Bölge halkı ve kalkınma projesinde rol alacak emek ve zengin yeraltı kaynaklarının işlenmeden bölge dışına satılması yanlışına düşülmemelidir. Bölgenin kaderi değiştirilmeli ve emperyalistlerin iştahını kabartacağı alan olmaktan çıkarılmalıdır. Bu amaçla kamu eliyle ivedilikle sanayileşme süreci başlatılmalıdır.
- Bölgede yoğun bir şekilde iç ve dış göçlerin yaşanması, köy boşaltmalar, et ve süt sanayindeki özelleştirmeler nedeniyle hayvancılıktaki gerileme had safhaya ulaşmıştır. Zorunlu göçlere maruz kalan köylülerin ön koşulsuz olarak köylerine geri dönüşlerinin sağlanarak üretim sürecine dahil edilmeleri, çayır-mera alanlarının oluşturulması ve hayvancılığın kredi, teşvik vb yöntemlerle teşvik edilmesi sağlanmalıdır.
- Bölgenin ürettiğini kendi içinde tüketen bir pazar olmaktan kurtarılması için mevcut üretimin bölge dışında etkin bir şekilde pazarlanması sağlanmalıdır.
- Bölge kentlerindeki yapılaşma, boşaltılan köylerin kentlere akması sonucu sağlıksız bir biçimde oluşmaktadır. Alt yapı hizmetleri çok geri bir durumda olan bu yerleşim birimlerinin mevcut yapılaşmaları zaten yetersiz olan alt yapı ve ulaşım hizmetleri oluşturmayı bile zorlaştırmaktadır. Yerel yönetimler tarafından mevcut ve gelecekte oluşacak yerleşim birimlerine altyapı, ulaşım ve çevre sorunları konusunda çözümler üretilmeli; planlı, sağlıklı, kentleşmenin koşulları ilgili meslek odalarıyla birlikte bir an önce yaratılmalıdır.
- GAP projesi kapsamında bugüne kadar yapılması ve tamamlanması gereken arazilerin sulanması, tarım, hayvancılık, istihdam, eğitim, alt yapı, sağlık, çevre, kültür ve yerel hammaddeleri kullanabilecek sanayi yatırımları gibi entegre projenin bütününü oluşturan kısımlar planlamanın çok gerisinde kalmıştır. Projenin 2005 yılında tamamlanacağı öngörüldüğü ve 2010‘a uzatıldığı düşünülürse; GAP entegre projesi kapsamında amaçlanan tüm işlerin bugün itibarıyla ve bugünkü politikalarla tamamen gerçekleşme olasılığı oldukça düşüktür. Bu nedenle devlet ve sanayiciler bölgeye yönelik yatırımlarını gözden geçirmelidirler.
- GAP Projesinin ürettiği katma değer, projenin bitirilmesi için kullanılmalıdır.
- Bölgede tarım ve mera arazilerinin büyük çoğunluğu küçük bir azınlığın mülkiyetinde bulunmaktadır. Tarım üreticilerinin büyük bir oranı yarıcı olarak çalışmaktadır. Dolayısıyla yeni tarım arazilerinin de sulamaya açılmasıyla beraber toprak mülkiyeti önemli bir sorun teşkil edecektir. Toplumsal bir kalkınma ve adil bir bölüşümden söz edebilmemiz için toprak mülkiyeti yukarıda bahsedilen kesimleri kapsayacak şekilde düzenlenmelidir.
- Son dönemlerde gerek tarım kesimi bünyesinde gerçekleşen dönüşümler, gerekse iç ve dış ekonomik koşullarda meydana gelen değişiklikler, geleneksel tarım politikalarını etkisiz hale getirmiştir. Ancak, 5 yıldır ülke genelinde uygulanan "Doğrudan Gelir Desteği (DGD)"ne dayalı tarım politikaları da soruna çözüm olamamıştır. "Yeni" bir tarım politikasını tanımlamak, Türkiye‘de siyasi iktidarlar için artık kaçınılmaz bir gündem maddesidir. Yeni tarım politikasının başarısı, değişimi ateşleyen sosyo-ekonomik ve teknik dinamiklerin yönünün doğru bir biçimde saptanmasına, tarımla ilgili önceliklerin günümüz Türkiye‘sinin gereksinimleri doğrultusunda sıralanmasına bağlıdır. Yeni politika modeli tarım kesiminin özgün koşullarına uygun olmalıdır.
- Bölgede üretimin artırılabilmesi için çiftçilikle uğraşacak toprak sahiplerine teknik ve malî destek sağlanmalıdır.
- Gelecekte meyve ve sebze sektörünün rekabetçi bir konumda olabileceği düşünüldüğünde, GAP bölgesinin avantajlı bir konuma gelerek ileride önemli bir tarım ve tarıma dayalı sanayi bölgesine dönüşeceği öngörülebilir. Bunla birlikte tarımdaki dönüşüm sırasında oluşabilecek işsizliğin önlenmesi için ek önlemler alınmalıdır.
- Tarımda ve köylülükte düzen değiştirilmeli ve bu değişim doğadan ve emekten yana olmalıdır. Bölgesel kalkınma projesi (GAP) kapsamında olan; büyük alanların sulu tarıma açılması, bölge sanayinin gelişmesi ve bölgeler arası gelişmişlik farkının nispi oranda da olsa giderilebilmesi için gerekli planlamalar yapılmalıdır. Organik tarım teşvik edilmeli, boşaltılmış köyler ve sınır boyunca mayınlanmış bölgeler mayınlardan temizlenerek organik tarıma açılmalıdır. GAP bölgesinde kentlerin, sanayi bölgelerinin ve tarım alanlarının bilimsel bir planlaması yapılmalıdır.
- GAP bölgesi hidroelektrik potansiyeli ve üretimi ile ülke ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılamaktadır. Öte yandan bölgedeki enerji kaybının nedeni, iletim hatlarının eski ve yetersiz olması ve alt yapı eksiliğidir. Ülke elektrik ihtiyacının %25‘i bölgeden karşılanırken elektrik kilovat/saat fiyatı Türkiye ortalamasının üzerindedir. Bölge sanayisi enerji yetmezliğinden, altyapı eksikliğinden ve pahalı tarifeden dezavantajlı olarak etkilenmektedir. Bölgede kişi başına tüketilen enerji miktarı ise ülke ortalamasının altındadır. Bu olumsuzlukları giderici politikalar geliştirilmelidir.
- Olağanüstü durumlarda ihtiyaç duyulan mobil santraller (yüzer-gezer) bölgede kalıcı-sabit bir şekilde yoğunlaşmaktadır. Bu santrallere devlet tarafından verilen alım garantisinden dolayı ülke ekonomisi ciddi zarara uğratılmaktadır. Bulundukları kentlerde çevre ve halk sağlığını tehdit eden mobil santraller kapatılmalıdır.
- GAP projesi ve master planlarının hazırlanma ve planlanması süreci katılımcılıktan uzak, meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve ilgili toplumsal kesimlere rağmen yürütülmektedir. Bu durum projenin sahiplenilmesi ve başarısını etkilemektedir. Bölgesel master planlarının hazırlanmasında meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve ilgili toplumsal kesimlerin katılımı sağlanmalıdır.
- GAP projesine katılımcı bir ruh ile ivme kazandırılması, bölge sanayinin gelişmesi, bölgesel kalkınmanın sağlanması, toplumsal refah ve huzurun sağlanması ve sosyal yaşamın yeniden düzenlenmesi ancak barışçıl demokratik bir ortamda mümkündür. Dolayısıyla ülke demokrasisinin istikrarlı bir zemine oturması için yapısal reformlar gerçekleştirilmeli, bölgenin özgün sorunlarına ilişkin insani, demokratik çözümler oluşturulmalıdır.
- Okur-yazar oranı düşüklüğünün, cinsiyetçi ayrımcılığın yaygınlığının, istihdama yönelik kamu yatırımlarının bulunmamasının, kamu ve özel girişimlerin verimsizliğinin ortadan kaldırılması için devlet tarafından eğitim ve teknoloji desteği verilmelidir.
- GAP bölgesinde var olan zengin tarihi ve kültürel mirasların korunması sağlanmalı, Hasankeyf‘in yok edilmesinin önüne geçilmelidir.
- Kültürel kimliklerin baskı altında tutularak yok sayılmasına, her düzeyde milliyetçiliğin kışkırtılmasına, şiddetin çözüm yolu olarak sunulmasına karşı Kürt sorununun demokrasi ve kardeşlik temelinde çözümünden yana taraf olduğumuzu ifade ediyor, barış istiyoruz.
TMMOB